Doğumsal işitme kaybının erken tanısı için yenidoğan işitme taraması.
Doğumsal işitme kayıpları açısından ülkemizde de ciddi bir sorun oluşturan akraba evliliği en önemli risk faktörüdür. Akrabalık olduğu zaman, işitme kaybı yapan bazı nadir bozuklukların bir araya gelme ihtimali artmaktadır. Ayrıca gebeliğin özellikle ilk 3 ayında annenin geçirdiği bazı ateşli enfeksiyonlar, yine gebelikte kullanılmış ve işitmeyi bozabilen bazı antibiyotikler, erken doğum, doğumda bebeğin oksijensiz kalması, çok ağır sarılıklar, uzun süreli yoğun bakım, doğumdan sonra bebeğin menenjit geçirmesi, riskli antibiyotiklerin doğum sonrası kullanılmak zorunda kalması da işitme azlığı oluşturma riski taşımaktadır.
Yenidoğan işitme taramasının ülkemizde rutin olarak yapılması ülkemizde koruyucu hekimlik adına çok önemlidir. Böylece aksi takdirde yıllarca fark edilemeyecek bir işitme azlığını doğumdan sonraki 2-3 gün içinde ortaya çıkarılabilmektedir. Bu testte neredeyse her hastanede bulunan tarama ünitelerinde bebeğin kulağına bir cihazla bir ses verilip cilt elektrodlarından beynin sese vermesi gereken cevap takip edilmektedir. Bebek taramadan geçemezse test 3 kez tekrarlanır ama sonuç aynıysa veya yüksek risk söz konusuysa hasta referans merkezlere sevk edilmektedir.
Doğuştan işitme azlığının önemini de vurgulamak isterim…
“Bu kadar basit bir testin bir bebeğin hayatını bu kadar değiştirebilmesi hayret verici… ”
Eğer çok ileri bir kayıp varsa, bu bebeklerde lisan gelişiminin olabilmesi için en kısa zamanda işitmeyi sağlamamız gerekmektedir. Ne kadar erken işitme sağlanırsa dil gelişimi de o kadar iyi olmaktadır. Ne yazık ki dil gelişimi için süremiz kısıtlıdır. 2 yaşına kadar işitme sağlanamazsa normal konuşma performansını yakalamak zorlaşmakta ve 4 yaşına kadar işitme mevcut değilse artık konuşma öğrenme şansı kalmamaktadır.